Türkiye’de son 10 yıl içerisinde birçok kuluçka merkezi ve hızlandırıcı açılmış olup birçok kurumun desteğiyle girişimcilik faaliyetleri büyümeye devam etmektedir

Derin teknoloji; farklı sektörlerdeki girişimleri, geliştirme süresi veya finansal ihtiyaçlar gibi benzerliklerde bir araya getirerek çeşitli ihtiyaçlara yönelik çözümler sunar. Derin bilgiye sahip olan bu girişimler, rekabet avantajından faydalanırlar. Derin teknoloji girişimleri, bilime veya Ar- Ge’ye dayalı ürünler geliştiren şirketler olarak tanımlanır. Bu teknolojiler genellikle dönüşüm potansiyeline sahiptir. Başarılı olurlarsa, işletmelerin çalışma biçiminde, ulusal güvenliğin korunmasında veya etki ettikleri keşif alanının tümünde paradigma değişikliklerine neden olabilirler.

Global Girişimcilik Ekosistemi Raporu, bir sonraki Silikon Vadisi’nin, Silikon Vadisi gibi olmayacağını, tamamen farklı inovasyonlar üzerinden büyüyeceğini ve derin teknolojilerin bunun anahtarı olacağını tahmin etmektedir. Rapora göre 2010-2011 ile 2017-2018 yılları arasında, yeni kurulan derin teknoloji girişimlerinin sayısında çarpıcı bir artış görülmüştür.

TÜRKİYE’DE DERİN TEKNOLOJİ

Türkiye, 84 milyonun üzerinde nüfusu ve 33,5 olan yaş ortalamasıyla büyük ve genç bir popülasyona sahip dünyanın en büyük 19. ekonomisidir. 2001 yılında “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu” ile Türkiye’de teknoparkların oluşumunun önü açılmıştır. Devlet tarafından bu kanunla yasal statü kazanan teknoparklar üzerinden, Ar-Ge ve teknoloji gelişimine yönelik çeşitli teşvik mekanizmaları oluşturularak teknoloji tabanlı girişimciliğe vergi indirimleri sağlanmaya başlanmıştır. Bu dönüm noktasından bu yana 20 yıl içinde Türkiye, 101 Teknoloji Geliştirme Bölgesi’ne ev sahipliği yapar hale gelmiştir. 101 teknoparkın 89’i faaliyetlerine başlamıştır, diğerleri ise henüz kuruluş aşamasındadır. Şubat 2024 itibarıyla; faaliyette olan teknoparklarda Ar-Ge çalışmalarını yürüten firmaların sayısı 10.178’e, istihdam edilen personel sayısı 107.079’a, tamamlanan Ar-Ge projesi sayısı ise 57.575’e ulaşmıştır.

DERİN TEKNOLOJİ GİRİŞİMCİLİĞİ ALANINDA TÜRKİYE NOTLARI

Türkiye’deki derin teknoloji girişimcilerinin yüzde 45’i İstanbul’da, yüzde 24’ü Ankara’da ve yüzde 9’u İzmir’de yer almaktadır. Son yıllarda ise bu alandaki girişim sayısında belirgin bir artış gözlemlenmekte; derin teknoloji girişimlerinin yüzde 63’ü 2015 ve sonrasında kurulmuştur. Sektörel olarak incelendiğinde, Endüstri 4.0, IoT, sensörler ve elektronik alanında faaliyet gösteren startuplar öne çıkmaktadır. Bunun yanı sıra biyoteknoloji, yapay zeka ve veri işleme, otonom araçlar gibi sektörler de dikkat çekmektedir. Yatırım alan startupların tutarlarına bakıldığında, yüzde 20’sinin 1 milyon doların üzerinde yatırım aldığı ve yüzde 10’unun 500 bin -1 milyon dolar arasında yatırım aldığı görülmektedir. Ancak üzücü bir şekilde, Türkiye’deki derin teknoloji girişimlerinin sadece yüzde 14,3’ü yatırım alabilmiş durumdadır.

Derin teknoloji girişimlerinin yüzde 17,6’sının patenti bulunmaktadır. En fazla patent başvurusunda bulunulan şehirler ise İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Eskişehir ve Kayseri olarak sıralanıyor. Patentli startuplar, ürettikleri teknolojiye göre biyoteknoloji, yeni materyaller & nanoteknoloji, otonom araçlar, robotik & mekatronik gibi kategorilere ayrılıyor. Sektörel açıdan bakıldığında ise, sağlık, tüketici ürünleri ve servisleri, enerji, gıda ve tarım gibi sektörlerde patent açısından önemli çalışmalar yapılmaktadır. Ulusal ölçekte gerçekleştirdiğimiz anket çalışmalarına göre, girişimcilerin yüzde 79’u kendi birikimleriyle startuplarını yürütürken, ikinci en önemli finansman kaynağının devlet teşvikleri olduğu belirtiliyor.

Yatırım kaynaklarına bakıldığında, girişimcilerin yüzde 50’si CVC’lerden yatırım almayı tercih ederken, yüzde 35’i VC’lerden yatırım almayı tercih ediyor. Anket sonuçlarına göre, girişimcilerin karşılaştığı en önemli problemler arasında finansman, pazar erişimi, nitelikli insan kaynağı, uygun ortaklar bulma, laboratuvar ve test alanlarına erişim ve görünürlük öne çıkıyor. Ayrıca, derin teknoloji girişimcileri ile yapılan ankete göre; derin teknoloji girişimlerinin karşılaştıkları en büyük zorluk yüzde 64 ile sermaye ihtiyacı olarak karşımıza çıkıyor.

Sermaye ihtiyacını yüzde 47 ile tutucu pazar yapısı, yüzde 42 ile doğru bağlantılara ulaşma ve yüzde 41 ile ürün geliştirme sürelerinin uzunluğu takip ediyor. Girişimlerin ihtiyaçları incelendiğinde ise finansman ihtiyacı yüzde 77 ile girişimlerin açık ara en önemli ihtiyacı olarak karşımıza çıkıyor. Her ne kadar öncü ihtiyaç alanı olarak finansman başlığı öne çıksa da farklı başlıklar altında toplamda ciddi boyutlara ulaşan değerde “Beşeri Sermaye” ihtiyacının birincil ihtiyaç alanı olduğu sonucuna dikkat çekmemiz gerekir.

Bu noktada özellikle erken aşama girişimciliğinin teşvik edilmesi, olası girişimci profillerine erken aşamada çeşitli uygulama eğitimleri ile temas etme ve özellikle lisans eğitimi aşamasında girişimcilik alanında farkındalık düzeyini güçlendirici çalışmalara ağırlık verilmesinin derin teknoloji girişimciliğine dair ulusal potansiyeli yükselteceği aşikâr. Dolayısıyla girişim ve hızlandırma merkezlerini eğitim kurumu ve istihdam merkezi fonksiyonları ile güçlendirmek üniversite ve teknik meslek liselerini ön kuluçka gelişim alanları olarak yeniden tanımlamak ulusal kalkınma hedeflerimizi güçlendirecektir.

TÜRKİYE’DE DERİN TEKNOLOJİ GİRİŞİMCİLERİNE SAĞLANAN DESTEKLER

Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde sunulan teşvik mekanizmalarına ek olarak, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, KOSGEB, TÜBİTAK, Kalkınma Ajansları ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı gibi çeşitli kuruluşlar da yenilikçi girişimciliğe yönelik destek programları yürütmektedir. Kalkınma Ajansları bu bağlamda yakın zamanda kurulmasına rağmen bölgelerinde oldukça büyük bir dinamizm oluşmasına katkı sağlamış, mali destek programları aracılığıyla girişimcileri, KOBİ’leri ve yerel paydaşlarını destekler konuma gelmiştir.

Derin teknolojiler pahalı olduğundan ve geliştirilmesi uzun zaman aldığından, derin teknoloji girişimleri için doğru ticarileştirme yolunu geliştirmek çok önemlidir. Kuluçka merkezleri ve hızlandırıcılar, derin teknoloji girişimlerini başarılı bir şekilde ticarileştirmedeki etkinliklerini giderek artırmaktadır. Bu yapılar yeni girişimcilere; finansmana erişim, iş bağlantıları, kalifiye işgücüne erişim, özel ekipman ve tesisler gibi çok önemli girdiler sağlayarak gelişimlerine katkıda bulunmaktadır.

Türkiye’de üniversitelerin, teknoparkların, oda ve borsaların ve girişimci dostu kurumsal firmaların öncülüğünde son 10 yıl içerisinde birçok kuluçka merkezi ve hızlandırıcı açılmış ve bu kurumların desteğiyle girişimcilik faaliyetleri büyümeye devam etmiştir. Bu kurumlar arasında faaliyetlerini Teknopark İstanbul bünyesinde gerçekleştiren Cube Incubation, yalnızca ‘Derin Teknoloji’ girişimlerine hizmet sunan Türkiye’deki tek kuluçka merkezi ve hızlandırıcı konumundadır.

TÜRKİYE’DE DERİN TEKNOLOJİ GİRİŞİMLERİNİN ALDIKLARI YATIRIM ORANLARI

Derin teknoloji girişimciliği hakkında Türkiye’de yapılmış ilk çalışma olan Derin Teknolojiye Derinlemesine Bakış Raporu’na göre 1.307 derin teknoloji girişimi aldıkları yatırımlar açısından incelendiğinde 172 tanesinin yatırım aldığı görülmektedir. Bu sayı toplam girişimlerin yüzde 14,3’üne denk gelmektedir ve özellikle sermaye ihtiyacı yoğun olan derin teknoloji girişimleri için oldukça azdır. Türkiye’deki derin teknoloji girişimlerinin yüzde 86,7’si yatırıma ulaşmamıştır. Alınan yatırım tutarları incelendiğinde ise yatırım alan girişimlerin yüzde 19’unun 50 bin doların altında, yüzde 20’lik bir kısmının 50 bin ile 100 bin dolar arasında ve yine yüzde 20’lik bir kısmının 100 bin ile 250 bin dolar arasında yatırım aldığı görülmektedir.

Önemli bir nokta; Türkiye’deki bin 200 aktif derin teknoloji girişiminin aldığı yatırım miktarının toplamı 126 milyon dolar iken, Türk girişimciler tarafından yurt dışında kurulan 60 derin teknoloji girişiminin aldığı yatırım miktarının toplamı 1,7 milyar dolar civarındadır.