Pasif Ev; ekolojiye destek olmak adına çevre dostu, ısı, enerji ve su gibi kaynaklardan tasarruf edebilen sistemlerin olduğu yapılardır

21. yüzyılla birlikte; nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşme, doğal kaynaklarımızın hızla tüketilmesinin önünü açmıştır. Buna bağlı olarak çevreye verdiğimiz zarar da artmaktadır.

Dünyamızda; iklim değişikliği, kuraklık, salgın vb. olumsuz olguların gelişmesi ile birlikte, çoğu ülke ekolojiye destek olmak adına çevre dostu, ısı, enerji ve su gibi kaynaklardan tasarruf edebilen sistemlerin olduğu yapılar tasarlayarak, yeni yaşam mekanları oluşturmaya başladı. Bunlara verilecek en iyi örneklerden biri de ‘Pasif Ev’dir.

Soğuk iklim bölgelerine uygun geliştirilmiş pasif ev, enerji etkin tasarım parametreleriyle, uygulandığı ülkelerde oldukça yüksek enerji performansı sağlamaktadır. Pasif ev; binanın ekolojik ayak izini azaltan bir binada enerji verimliliği için gönüllü bir standarttır. Alan, ısıtma veya soğutma için çok az enerji gerektiren ultra düşük enerjili binalarla sonuçlanır.

Pasif Ev’den İlk Kez 1988 Yılında Bahsedilmiştir

1980’li yıllarda, İsveç ve Danimarka’da düşük enerjili binalar, yeni yapılacak binalar için gerekli enerji standardı olarak kabul edilmiştir. O günlerde, yüksek yalıtım, minimize edilmiş; ısı köprüleri, yalıtımlı cam ve ısı geri kazanımlı havalandırma gibi bina enerji tüketimini azaltmak için gerekli pek çok unsur geliştirilmiştir. Bu temele dayanarak hazırlanan ‘Pasif Ev’ kavramı ilk olarak 1988 yılının mayıs ayında İsveç’teki Lund Üniversitesi’nden Prof. Bo Adamson ve Almanya’daki Ev ve Çevre Enstitüsü’nden Prof. Wolfgang Feist tarafından
ortaya atılmıştır.

Almanya’nın Hesse eyaletinin desteklediği araştırma projeleriyle geliştirilen bu kavramın ilk örneği 1991 yılında Almanya’nın Darmstadt şehrinde inşa edilmiştir.

1996 yılı Eylül ayında Darmstadt şehrinde kurulan Passivhaus Enstitüsü ile pasif ev kavramı standartlaştırılarak teşvik ve kontrolü sağlanmıştır. Pasif ev kriterleri; 31 Ocak 2008 Avrupa Parlamentosu kararıyla tüm üye devletler tarafından 2011 yılına kadar uygulanması hedeflenen sürdürülebilir bir yapı standardıdır. 17 Kasım 2009 tarihinde, Avrupa Parlamentosu, tüm yeni binaların performans ihtiyacının düşük enerjili binalar seviyesine getirilmesi için son tarih olarak 2020 yılını belirlemiştir.

Passivhaus Enstitüsü bu standardın diğer Avrupa ülkeleri tarafından da benimsenmesi için ‘‘CEPHEUS’‘(Maliyet Verimli Pasif Evlerin Avrupa Standartları) projesi altında Avrupa’nın farklı bölgelerinde ‘250 Pasif Ev’ projesi yürütüp, onları ayrı ayrı gözlemleyip, performanslarını izlemiştir.

CEPHEUS projesinin başarıyla tamamlanmasının ardından, Pasif Ev tasarımı bütün Avrupa ülkeleri tarafından benimsenmiş ve uygulanabilir hale gelmiştir. 1996 yılından 2010 yılına kadar Pasif Ev standartlarındaki evler, 25.000’den fazla bir sayıya ulaşmıştır ve bu evlerin çoğu Almanya ve Avusturya sınırları çevresinde yapılmıştır. Kuzey Amerika’da ise, ilk Pasif Ev örneği ancak 2003 yılında Urbana, Illinois’te inşa edilmiştir. Bugün dünya genelinde Pasif Ev standardına göre inşa edilmiş ev sayısı 50.000’den fazladır. Bu evlerin 18.000’i
Avusturya’dadır. Türkiye’de bugün; 2021 senesinde üçü sertifikalı olmak üzere uygulaması tamamlanmış yaklaşık 14 Pasif Ev projesi vardır. Günümüzde mevcut enerji kaynaklarının hızla tükenmekte oluşu ve doğaya zararlı gazların salınımı bütün dünyanın ortak sorunu haline gelmiştir. Bu sebeple temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının araştırılması ve geliştirilmesi üzerine ülkeler çeşitli politikalar izlemektedir. Bina bazında enerjinin verimli kullanılmasına yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve minimum enerji tüketen tasarım parametreleri geliştirilmiştir. Almanya’da geliştirilen Pasif Ev prensibi ile ısı yalıtımı, hava sızdırmazlık, ısı köprüsüz tasarım, yüksek verimli pencere ve ısı geri dönüşümlü havalandırma kavramları standartlaştırılarak binalarda, mevcut yapılara oranla yüzde 90’a varan enerji tasarrufu elde etmiştir.

Türkiye’de Pasif Ev Örneği: Gaziantep Ekolojik Bina 

PassivHaus ve LEED Platinium kriterlerine uygun olarak hayata geçirilen ve Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan Gaziantep Ekolojik Bina, asgari düzeyde karbon salınımı yapan ve yenilenebilir enerji sistemlerini kullanan örnek bir yapı olarak kente kazandırılmıştır.
Gaziantep Üniversitesi ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin ortak çalışmalarıyla tamamlanan ve İpekyolu Kalkınma Ajansı’nın desteğini alan bina, İnsan Kaynakları Merkezi olarak işlevlendirilirken, yenilenebilir enerji teknolojilerinin tanıtıldığı bir merkez olarak da kentlilerinin hizmetindedir.