Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Yönetim Kurulu Başkanı Oya Narin ile Türkiye’nin turizm potansiyeline dair Business Diplomacy okurlarına özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Türkiye’nin turizm sektörünün geliştirilmesi adına 1988’de kurulan ve zaman içerisinde pek çok çalışmaya imza atan Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneğinin (TTYD) Yönetim Kurulu Başkanı Oya Narin ile Derneğin kuruluş hedeflerinden Türkiye’deki turizm sektörünün güncel durumuna kadar pek çok başlığı mercek altına aldık.

Üyelerimiz bugüne kadar 130 bin kişiye istihdam sağlamıştır

TTYD’nin kuruluş hedeflerinden ve gerçekleştirdiği çalışmalardan bahsetmenizi rica etsek neler söylemek istersiniz?

Öncelikle kurucu kuruluşlarından olduğumuz ve Türkiye’nin önemli iş diplomasisi örgütü olan Dış Ekonomik İlişkiler Kuruluna (DEİK) başarılı çalışmalarından ve sektörümüze atfettiği önemden ötürü teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki dönemde DEİK ile sinerji yaratacak çalışmaları yürütme kararlılığında olduğumuzu da ifade etmek isterim.

TTYD, 1988’de ülkemizin büyük ölçekli turizm yatırımcı şirket ve holdinglerinin bir araya gelmesiyle kurulmuştur. Derneğimiz, ülke turizminin belkemiğini oluşturan 400’ün üzerinde yüksek nitelikli konaklama tesisi, marina, hava limanı işletmesi, uçak firmaları gibi pek çok aktörü bünyesinde bulundurmaktadır. TTYD toplam 190 bin yatağın üzerinde konaklama kapasitesini, 15 bin uçak koltuğunu, 15 binin üzerinde yat kapasiteli marinayı, ülkemizdeki tüm kruvaziyer limanları, golf sahalarını, altı adet tur operatörünü ve turizmin tüm değer zincirini içinde barındıran ve bu yönüyle farklılaşan bir temsil örgütüdür. Üyelerimiz bugüne kadar 50 milyar dolar tutarında yatırım gerçekleştirmiş ve 130 bin kişiye istihdam sağlamıştır.

Derneğimizin amacı, turizm sektörümüzün yatırımcı-işletmeci bakış açısıyla gelişip güçlenmesi ve ülke ekonomisine giderek büyüyen ölçülerde katkılarda bulunulması için mevcut ve gelecekte yapılacak plan, program ile girişimlere yardımcı olmaktır. TTYD; Türk turizminin tüm süreçlerinde aktif rol almış, ulusal ve uluslararası platformlarda yatırım süreçleri ve sürekliliği ile ilgili referans kurum olmuş; görüş, öneri, vizyon ve strateji belirtmiştir. Yine Derneğimiz, Türkiye’nin büyük yatırımcıları ile turizm hamlesini gerçekleştirmeye katkı sağlamıştır ve sağlamaya devam etmektedir.

Ülkemizin, gerçek turizm potansiyeline ulaşacağına inancımız tamdır

Türkiye’nin turizm potansiyeliyle ilgili görüşlerinizi dinlemek isteriz. Sizce bu potansiyel doğru kullanılıyor mu?

1982’den bugüne kadar ülkemizde 600 milyon yabancı ziyaretçiyi ağırladık. Bu ziyaretlerden ülkemize bırakılan gelir, yaklaşık 600 milyar dolar. Ülkemizin 2019’da gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYİH) 755 milyar dolar olduğunu düşününce, rakamın büyüklüğü daha iyi tasavvur edilebilir.

2019 itibarıyla dünyanın en fazla turist çeken 6’ncı destinasyonu olan ülkemiz, turizm geliri yönünden ise 13’üncü sırada yer almaktadır. Burada ziyaretçi başına düşen gelire seneler ölçeğinde baktığımızda da bir gelişim potansiyeli görmekteyiz. Türkiye, dış finansman ihtiyacını karşılamak adına 2023 için belirlediği 65 milyar dolar gelir hedefini yakalamak ve geçmek durumundadır. Bu hedefe ulaşmak için de 2019’da gerçekleşen yabancı ziyaretçi sayısını ve gelirleri en az yüzde 50 arttırmak mecburiyetindeyiz. 2030’a kadar turizm sektöründen yaklaşık 350 milyar dolar gelir elde edilebileceği kanaatindeyiz.

Biz TTYD olarak yaptığımız çalışmalar ışığında yapısal dönüşüm ve sektörün ihracatçı konumunun desteklenmesi ile bu rakamın çok daha yukarılara taşınabileceğini, sektörün yılda 120 milyar dolar gelir seviyesine çıkabileceğini öngörmekteyiz. Yeni tip koronavirüs (COVID-19) sonrasında uzun dönemli seyahate olan talep artışını karşılayabilmek için turizm rezidansları, devremülk ve tatil kulüpleri gibi projelerle sektörün yeni bir sıçrama yapması, turizmin çeşitlendirilerek ülke sathına ve 12 aya yayılması gibi etkenler; kişi başı turizm gelirinin arttırılması için kritiktir. Ocak 2020’de yapısal dönüşümün eksenlerini ve önerilerimizi analitik bir şekilde ele aldığımız Turizmde Dönüşüm Senaryoları Raporu’muzu kamuoyu ile paylaştık. Bu sene itibarıyla bahsi geçen dönüşümü başlatabilirsek, sektörümüzün hızlı bir şekilde küresel rekabette öne geçeceğine inanıyorum.

Döviz girdisi sağlayan, ülkemizdeki hizmet ihracatının önemli bir bölümünü gerçekleştiren turizm sektörünün ekonomimize yapabileceği potansiyel katkının artırılabilmesi; turist akımının istikrarlı şekilde büyütülmesi ile pazarlama faaliyetlerinin yurt dışı pazarda ve yerinde doğrudan yapılabilmesine de bağlıdır. Bunun için de turizm sektörü işletmelerinin uluslararası pazarda küresel turizm oyuncularıyla rekabet edebilmelerine hizmet edecek, turizm işletme ve zincirlerinin ölçek büyütmelerini destekleyecek bir anlayışa geçilmesi ve diğer sektörlerle paralel şekilde desteklenmesi önem arz etmektedir. Bu doğrultuda hâlihazırda imalat sektörlerine sağlanan ihracat desteklerinin, döviz kazandırıcı bir sektör olan turizme uyarlanmasının kritik önem taşıdığını düşünmekteyiz.

Döviz kazandırıcı sektör olması hüviyetiyle,

• Sağlık turizmi işletmelerinde olduğu üzere tüm turizm sektörü işletmelerinin, Para, Kredi ve Koordinasyon Kurulu’nun 2015/8 Sayılı Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi Hakkında Karar kapsamına alınarak; sektörümüzün tamamına ihracat desteklerinden ülkeye getirilen döviz oranında faydalanma imkânı sağlanması,

• Belgeli turizm işletmelerinin ihracatta Katma Değer Vergisi (KDV) iadesi uygulamasından faydalandırılması,

• Ülkemiz turizm sektörünün rekabet gücüne destek verecek ve kaçak ürün kullanımını azaltacak bir uygulama olarak imalat sanayisinde uygulanan dâhilde işleme rejimi benzeri bir sistemin turizm işletmelerine uyarlanıp ana girdi kalemlerindeki Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve diğer vergi yüklerinin azaltılması turizm sektörünün rakip ülkelere kıyasla rekabetçiliğini sağlayacaktır.

Bununla birlikte Türk turizminin markalaşarak döviz girdisi sağlamasına da destek olunmalı, konaklama tesislerinde zincir markalarımız oluşturulmalıdır. Bu kapsamda Türkiye’de üç ila daha fazla oteli olan ve yurt dışında markalaşmaya dönük yatırımlar yapacak Türk otel/tur operatörlerinin, pazara giriş ve markalaşma açısından desteklenmesinin de çok önemli olduğu düşüncesindeyiz. Bu destekler sayesinde ülkemizin, gerçek turizm potansiyeline ulaşacağına inancımız tamdır.

2021’in pandemi koşullarından sıyrılarak toparlanmaya başladığımız bir yıl olmasını umuyoruz

COVID-19 pandemisinin olumsuz etki ettiği sektörlerden bir tanesi de turizm. Peki, pandemi sürecinde Türkiye’deki turizm sektörü nasıl etkilendi? Sektörün kayıplarını telafi anlamında nasıl bir yol haritasına ihtiyacı var?

COVID-19 pandemisi, tüm dünya ekonomisini ve özellikle turizm sektörünü olağanüstü etkilemiştir ve etkilemeye de devam etmektedir. Dünya Turizm Örgütü, 2020 yılında küresel ölçekte sektörün daralmasının yüzde 78’ler seviyesine ulaştığını ifade etmiştir. Ülkemiz kalkınmasının en önemli taşıyıcı kolonlarından biri olan turizm sektörü, 2019’da rekor seviyede gelir ve istihdam sağlamıştır. Ancak COVID-19’un etkisiyle 2020’de ülkemize gelen turist sayısında yüzde 70, gelirlerde ise yüzde 65 oranında azalma oluşmuştur. Turizmin; konaklama, yeme-içme, lokantacılık, ulaştırma ve sigortacılık gibi pek çok sektörle yüksek geri bildirim kapasitesi bulunmaktadır. 2020’de turizmin bütün bu bileşenlerinde, önemli kayıplar yaşanmıştır.

Küresel tahminlere paralel olarak turizm sektöründe 2021’deki gelir seviyesinin, 2019 yılının yarısından daha düşük gerçekleşeceğini öngörmekteyiz. Millî gelirin yüzde 5’ini doğrudan ve yüzde 12’sini dolaylı olarak oluşturan ve toplam istihdamın yüzde 10’a yakını düzeyinde iş gücü kapasitesi sağlayan turizm sektörü, bu süre zarfında yüksek borç stokunu yönetmek ve sınırlı gelir düzeylerine rağmen faaliyetlerini sürdürmek durumundadır. Bu durum başta 12 bin konaklama tesisi, 11 bin 500 seyahat acentesi, havaalanı ve hava yolları çalışanları ve rehberler olmak üzere büyük çoğunluğu gençlerden oluşan 2 milyonu aşkın doğrudan ve dolaylı istihdamı da risk altında bırakacaktır. Bu da sektörü, iktisadi bütünlüğünün bozulması tehlikesi ile karşı karşıya getirebilecektir.

Turizm sektörünün istihdam ve işletmelerinin sürekliliğini temin etmek için Turizm Destek Paketi başta olmak üzere KGF destekli kredilerden sektörümüzün etkin ve yaygın bir şekilde yararlanabilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte içinde bulunduğumuz özel durum itibarıyla en kritik ihtiyacımız sektörün finansman yapısının güçlendirilmesidir. Verilecek finansman desteği bu süreçte turizm sektörünün toparlanmasına yardımcı olacak ve sonrasında da sektör, stratejik önemini pekiştirerek orta-uzun dönemde Türkiye’nin kalkınmasının taşıyıcı gücü olmaya devam edecektir.

2021’in pandemi koşullarından sıyrılarak toparlanmaya başladığımız bir yıl olmasını umuyoruz. Aşı konusunu rakiplerimiz çözmüştür, turizm sektörümüzün de bu konuyu çözmesi önemlidir. Normalleşme döneminde turizm sektörü çalışanlarının yanı sıra yerli ve yabancı turist sağlığının güvence altına alınması için yeme-içme ve konaklama sektörü dâhil tüm sektör aktörlerinin aşılanmasına öncelik verilmesi çok önemlidir. Ümit ediyorum ki salgın kontrolü süratle sağlanır ve kaçınılmaz olarak değişecek normlar bağlamında yeniden turizm faaliyetleri hız kazanır. Aşılanma ile birlikte 2021’in ikinci yarısında turizm faaliyetlerinde bir toparlanmanın başlayacağına, bu ivmenin 2022 ve 2023 yıllarında da artarak devam edeceğine inanıyoruz.

Aşı çalışmaları ve normalleşmenin gerçekleşmesi ile birlikte turizm sektörümüz ekonomiye çok daha yüksek ölçüde katkı sağlayabilecektir. Biz TTYD olarak yapısal dönüşüm ve sektörün ihracatçı konumunun desteklenmesiyle turizm gelirleri için öngörülen rakamların çok daha yukarılara taşınabileceğini, sektörün yılda 120 milyar dolar gelir getirebileceğini düşündüğümüzü yinelemek isterim. En çok ziyaretçi çeken altıncı ülke olarak gelirlerimizi de bu yönde evirmek için daha çok çalışmalı, desteklerle zincir markalar yaratarak bunları dünyaya ihraç etmeliyiz. Ülkemizin konaklama tesislerini de kültür turizminin elçiliği olarak görmeli ve bayrağımızı çok daha fazla ülkede dalgalandırmalıyız. Yeni normlarla birlikte Türkiye’nin turizm sektörü; dünya turizminin merkezinde, hatta çok daha ileri noktalarda olabilir. İnancım ve çalışmalarımız bu yöndedir.

Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Yönetim Kurulu Başkanı Oya Narin